sindelhöyük kasabası

KAYSERİ PASTIRMASI

Kayseri ismi ile özleşmiş, "Kayseri'nin nesi meşhurdur" sorusuna verilen cevap : Kayseri pastırması olur tabiki. Pastırma, çiğ etin çeşitli baharatlar ve tuzla kurutulması ile yapılan bir yiyecektir.
Günümüzde Kayseri pastırma üretim kenti olarak bilinir. Pastırma eski bir Türk yiyeceğidir. Orta Asya'dan batıya akın eden Türk Hun süvarilerinin eyerlerinin çantalara dolduran kuru et konservesi, Anadolu'ya gelerek yerleşen Oğuz Türklerinde pastırmacılığın bulunması ve yüzyıllardır zamanımıza kadar yaşayıp gelmesi, bir gün Orta Asya bozkırlarda yaşayan Türkleri sonbaharda kışa hazırlık olarak tuzlu, kuru ve dumanlı et konserveleri yapmaları, bu yiyeceğin Orta Asya'dan geldiğini göstermektedir. Hayvanları en iyi şekilde ıslah etmiş ve pek çok yeni ırk meydana getirmiş Türkler, hiç şüphesiz ki bunların etlerinden de en iyi şekilde yararlanmasını bilmiş insanlardır.

Kayseri'de pastırmacılık bir şekilde Orta Asya'dan gelen Türklerle başlamış ve zamanla gelişmiştir. Ünlü Gezgin Evliya Çelebi 17. yüzyılda Kayseri'den şu şekilde sözetmektedir: “Makulat ve imalata has beyaz ekmeği, lavaşa yufkası, katmerli böreği, lahm-ı kadit namı ile şöhret bulan kimyonlu sığır pastırması ve nilskli et sucuğu bir tarafta yoktur”. Evliya Çelebi'nin Seyahatnamesi‘ndeki bu bilgilerden de anlaşıldığı kadarıyla, Kayseri'de 17. yüzyılda pastırma imalatı vardı. Pastırma, Türkler vasıtasıyla Rumeli'ye, Balkanlar'a ve çevresine götürülmüştür. Bu tarihsel yolculuk boyunca Oğuzlarla birlikte göç eden pastırma, Anadolu'nun ortasındaki Kayseri'yi kendine yurt edinmiş; sonra da ünü dört bir yana yayılmıştır.

Pastırmayı ilk yapanların Orta Asya'da Hunlar olduğu bilinmektedir. Nitekim, Weber–Baldamus dünya tarihi kitabında, Antalyalı Amianus'un 273-275 yıllarında yazmış olduğu eserinde, Hunlarının bu husustaki adetlerinden şu şekilde bahsettiğini bilinmektedir: “Hunlar yemek tanımazlar, yaban etleri ile atın sırtında, baldırları arasında ezdikleri yan pişmiş eti yerler.” Halbuki Macar müzelerinde bulunan Hunlara ait iki cepli at eyerleri, kurumuş etlerin bu çantalara sokulduğunu ve atın baldırına, vücuduna değmediğini göstermektedir.

Savaşçı olan eski Türklerin hayatı at üstünde geçtiğinden, yola çıkarken, savaşa giderken, yanlarına sığır eti alırlardı. Deri bir kılıf içinde, bazan da açıkta atın eyerine bağlanan, bacakların arasına sıkıştırılan bu tuzlu et, yol boyunca basıla basıla "bastırma" durumuna gelir, binici de bu bastırmayı yiyerek karnını doyururdu. Eskiden "bastırma" diye anılan bu yiyecek, zamanla "pastırma" diye anılmaya başlanmıştır. Etten kurutularak tuz, kırmızı biber, sarımsak ve çemenle bastırılarak yapılan bu yiyeceğin benzerlerine Avrupa'da da rastlamak mümkündür. Ancak Avrupalıların yaptıkları pastırma'ların baharatı başka türlü olduğu gibi bu kurutulmuş etlerin üstüne çemen de sürülmez. Pastırma deve, sığır, hattâ davar etinden yapılır.


kayseri pastırması kayseri pastırması kayseri pastırması


Yapılışı :
Et parçası, ya da parçaları önce bolca tuzlanır. Özel biçimde hazırlanmış tahta kalıplar içinde dövülerek bastırılır. Birkaç gün sonra bastırma kalıplardan alı. nır, sudan geçirilerek tuzunun bîr kısmı giderilir. Sonra hususi olarak hazırlanmış yerde kurutulur. Beri yanda dövülerek un durumuna getirilmiş çemen tohumuyla sar-mısak, kırmızı biber ve tuz bir bulamaç durumuna getirilir. Halk arasında çemen diye anılan bu bulamaç dövülerek bastırılmış olan et parçasına iyice sıvanır. Ete sürülen bu bulamaç ete hem hoş bir koku verir, hem de uzun süre bozulmadan saklanmasını, temin eder.


sindelhöyük kasabası - sindelhoyuk kasabasi - http://sindelhoyuk.free.fr